Kontrgerilla.com, Büyükanıt'ın 27 Nisan ifadesine ulaştı. Büyükanıt, ifadesinde, darbe yapmak kastının bulunmadığını, sadece askerlerin laiklik konusundaki hassasiyetini vurgulamayı amaçladığını iddia etti. Büyükanıt, soruşturmadan duyduğu rahatsızlığı ise huzurlu ve rahat bir emeklilik dönemi geçirmesinin engellenmeye çalışıldığı iddiasıyla dile getirdi. Öte yandan 27 Nisan darbesine soruşturma açılmasını yaptığı suç duyurusu ve ısrarlı takibiyle sağlayan Adalet Platformu 25 Aralık'ta Sultanahmet'te bir basın açıklaması yapacak.
19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifadede Büyükanıt, bir darbenin ya da muhtıranın söz konusu olmadığını, sadece askerin laiklik hassasiyetini dile getirdiğini iddia etti.
İşte Büyükanıt'ın ifadesi:
"CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA İSTANBUL
DOSYA NO:2012/155867
Savunma Sunan Şüpheli: Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT (T.C.Kimlik No..)
KONUSU: Hakkımda İsnat olunan suçlamaya ilişkin savunmamın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
1. T.S.K.Genelkurmay Başkanlığı görevini ifa ettiğim dönemde TSK.nin özellikle laiklik konusundaki hassasiyetini vurgulama amacını taşıyan 27 Nisan 2007 tarihli basın açıklamasına yönelik bugüne kadar birçok spekülasyonlar yapılmış ve birtakım isnatlarda bulunulmaya çalışılmıştır.
Bu konuda 27 Nisan 2007 tarihli basın açıklamasına yönelik olarak TBMM Darbeleri araştırma komisyonunun davetine atfen komisyon önünde de ayrıntılı açıklamalarda bulundum. Gerek bu komisyonda ve gerekse çeşitli mecralarda da ısrarla vurguladığım şekliyle bu basın açıklaması tamamiyle tarafımdan kaleme alınmış olup, TSK.bünyesinde mahiyetimdeki hiçbir personelin katkısı. Mahiyetimdeki hiçbir kuvvet komutanının, hiçbir personelin yayınlandığı ana kadar haberi olmamıştır.
2.İfa ettiğim görevin sınırları başta anayasamız olmak üzere meri kanunlarla çizilmiş olup, o tarihte yürürlükte olan TSK.İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğinin TSK.nin görevlerini belirleyen hükümleri çerçevesinde o tarihte içinde bulunduğumuz ortamda Atatürk İlke ve inkilaplarıyla, özellikle Laiklik ilkesi ile bağdaştırılması bile olanaksız birtakım faaliyetler konusunda TSK.nin hassasiyetini belirtmek bu konuda adli mülki makamların gereken hassasiyeti göstermeleri gerekliliğine işaret etme amacına yöneliktir. Bir noktada kamuoyunu da bilgilendirme saikiyle hareket edilmiş, devletimizin temel niteliklerine yönelik bazı irticai faaliyetlerin geldiği boyutu ve bu konudaki TSK.nin hassasiyeti; TSK.nin en yüksek komuta kademesinde bulunmam hasebiyle vurgulanmak istenmiştir. Israrla belirttiğim şekliyle bu basın açıklaması tarafımdan hazırlanarak yayınlattırılmıştır.
Böylesi bir basın açıklamasında bulunulması belirttiğim şekliyle yürürlükteki yasalar kapsamında Cumhuriyetimizin temel niteliklerini koruma ve kollama görevi ile mücehhez kılınmış TSK.nin bu görevi ifada gösterdiği veya gösterebileceği hassasiyete yönelik olup bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya Anayasamız ile teminat altına alınmış anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir. Zaten bu husus yargı mercilerinin kararlarına da yansımış ve basın açıklamasının iddia edildiği şekliyle bir muhtıra olmadığı kesinleşmiş kararlara da yansıtılmıştır. Ankara İdare Mahkemelerince verilen kararlar TBMM. Araştırma komisyonuna verdiğim beyanlarda da vurgulanarak sunulmuştur.
3.Soruşturma konusu edilen ve Ankara Cum.Sav.lığının 2012/155867 sor.sayılı soruşturmasına neden olan şikayetçinin iddialarının ve isnat etmeye çalıştığı suçlamaların şahsım ile doğrudan bir ilgisi olmayıp, anayasamızı ihlal şeklinde bir eylemde bulunmam bile söz konusu dahi olamaz. Kaldı ki askeri darbe şeklinde nitelendirmeyi de kesinlikle kabul etmem olanaksızdır. Zira sadece özellikle laiklik ilkesini zedeleyici, ortadan kaldırıcı birtakım çevrelerin faaliyetlerini, bu faaliyetlerine küçük çocuklarımızı, eğitim gören gençlerimizi alet ettiklerine yönelik tespitlerin iletilmesinden ibaret yazının bir anayasal suç olarak tasnifine de olanak bulunmamaktadır. Böylesi bir basın açıklamasında bulunulmasının yürürlükte yasalar kapsamında TSK.nin görevleri arasında bulunduğu, hassasiyetimizi göstermesi açısından TSK. en yüksek makamında bulunan Gnkur.Bşk.nın kamuoyunu bilgilendirme görevi gerekleri arasında olduğu da aşikardır. Kaldı ki bu hassasiyet bilahare Sn.Başbakana da iletilmiş olup, bu tutumun bile asıl kamuoyunu yanıltma amacıyla istismar edildiği ve değişik yorumlarda bulunulduğu da bilinen bir gerçektir.
4.57 senelik askerlik yaşantımda, TSK. nin en yüksek komuta merciine gelmiş personeli olarak hiçbir zaman Anayasal düzenimizi değiştirme gibi bir faaliyet içinde olmadığım gibi, böylesi bir intiba uyandırabilecek emare dahi yoktur. Görevimi başarı ile ifâ ettikten sonra emeklilik yaşantımda tüm yaşantımı etkileyebilecek, huzurlu ve rahat bir emeklilik dönemi geçirmemi bile engellemeye yönelik bu türden girişimlerin maksatlı ve birtakım mülahazalarla rahatsızlık vermeye yönelik olduğu, asıl devletimizin organlarını töhmet altında bırakarak birtakım çıkarlar sağlayabilme arzusu olarak görmekteyim.
Tüm bu gerekçelerle tamamiyle bilgilendirme amacını taşıyan tarafımdan kaleme alınan basın açıklamasının ifa ettiğim görev kapsamında olduğu yasal mevzuatta da belirtilmesine rağmen aksi bir düşünce ile birtakım isnatlarda bulunulmasının hiçbir dayanağının bulunmadığını tekraren belirtmek isterim. M. Yaşar BÜYÜKANIT"
"HUZURUM KALMADI!"
Büyükanıt'ın ifadesi bu şekilde.. İfadesinde darbe yapmak kastının bulunmadığını, sadece askerlerin laiklik konusundaki hassaiyetini vurgulamayı amaçladığını iddia eden Büyükanıt, soruşturmadan duyduğu rahatsızlığı, huzurlu ve rahat bir emeklilik dönemi geçirmesinin engellenmeye çalışıldığı iddiasıyla dile getirdi.
25 ARALIK'TA MİLENYUM NOKTASINDA BASIN AÇIKLAMASI
Öte yandan 27 Nisan darbesine soruşturma açılmasını, yaptığı suç duyurusu ve ısrarlı takibiyle sağlayan Adalet Platformu, 25 Aralık Cuma günü, tarihte bir dönem dünyanın merkez noktası olarak görülen Sultanahmet Meydanı'ndaki Milenyum noktasında konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacak.
27 Nisan 2007'deki askeri bildiri ile herkesin gözünün içine baka baka seçilmiş hükümete gözdağı verildiğini belirten Adalet Platformu, o dönemi yaşayan herkesin şahit olduğu gibi Çankaya'da müslüman bir cumhurbaşkanının istenmediğini, bu amaçla cumhuriyet mitingleri ve Danıştay saldırısı da dahil olmak üzere 30'a yakın kışkırtmanın 1,5 yıl içinde peşpeşe geldiğini, 27 Nisan muhtırasının ise bu kışkırtmalardan en önemlisi olduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşanan kışkırtmalar
Muhtıra üzerine hükümetin derhal bir açıklama yaptığını hatırlatan Platform, muhtıraya daha önce hiç bir hükümetin yapmadığı şekilde tepki gösterdiğini, bu ve kamuoyundaki tepkilerin muhtıranın muhtıra olarak algılandığına en büyük kanıtı teşkil ettiğine dikkat çekti.
Şimdi ise darbenin yok sayılmaya çalışıldığı, 1 nolu şüpheliye huzurlu bir emekliliğin bile çok görüldüğü gibi pes dedirten bir suçlama yapılarak adeta milletin aklıyla alay edilmeye çalışıldığını dile getiren Platform, aksine pes etmeyeceklerini ve 27 Nisan darbesinin örtbas edilmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. "TSK, milletin ordusudur" diyen Platform, millete ait bu kurumun karalanmasına tahammüllerinin olmadığını, her kurumda olduğu gibi bu kurumda da suça karışanlara karşı yargıyı göreve çağırdıklarını hatırlattı.
Tüm kamuoyunu ve basın mensuplarını 25 Aralık Cuma günü saat:11.17'de Sultanahmet'te yapacakları basın açıklamasına çağıran Platform yetkilileri, bu tarihin, millet iradesine yönelik diğer bir gizli yapılanma olduğu ileri sürülen paralel örgütün iki yıl önceki darbe girişiminin yıldönümüne denk geldiği için seçildiğini belirtti.
"DOSYAYA İŞLEM YAPMAYAN SAVCILARA SUÇ DUYURUSU YAPACAĞIZ"
Büyükanıt hakkında suç duyurusunda bulunan Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik'in avukatı Berrin Yeşilyurt da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "27 Nisan e-muhtırası"nın darbe olduğunu savunmuştu. Yeşilyurt, "Bizim suç duyurumuz üzerine işlem başlatıldı. Bu dosya üç savcı değiştirdi. Üç savcıdan hiçbirinin ifade için yazı yazmaması da şüphe uyandırıyor. Bu hususta işlem yapmayan kimler varsa onla ilgili işlem başlatacağız, HSYK'ya suç duyurusunda bulunacağız" demişti.
-Soruşturmanın geçmişi-
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 12 Eylül darbesi, 28 Şubat ve 27 Nisan açıklamasının sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan açıklamasıyla ilgili olarak dönemin askeri sorumluları hakkındaki suç duyurusu evrakını ayırmış, ''suç yeri Ankara olduğu'' gerekçesiyle dosyayı 2012'de ''görevsizlik'' kararıyla özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine göndermişti.
İŞTE 27 NİSAN 2007 TARİHLİ O BİLDİRİ |
HERKES MUHTIRAYI MUHTIRA OLARAK GÖRDÜ
27 Nisan gecesi saat 23.17'de Genelkurmay'ın, internet sitesinde yayımladığı bildiri Türkiye'yi sarstı. Akıllardaki soru, "Sivilleşme yolunda atılan adımların ve AB seferberliğinin sonuna mı gelinmişti?" şeklindeydi. Hükümet 28 Nisan'da karşı bir bildiri, adeta bir demokrasi manifestosu verdi. Saat 15.15'te Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, basının karşısına çıktı. Ordu-siyaset ilişkilerinde alışılagelen çekingenlik yerine, demokraside kurumların yerini tarif eden, itidal ve dikkat tavsiye eden özgüven metnini okumaya başladı. Çiçek, TSK'yı, Anayasa ve hukuk devleti sınırları içinde durması yönünde uyarırken, Türkiye'de artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını şu sözlerle ortaya koyuyordu:
"Genelkurmay Başkanlığı'nın bildirisi, hükümete karşı bir tutum olarak algılandı. Demokratik bir süreçte bunun düşünülmesi bile yadırgatıcı. Genelkurmay, hükümetin emrinde, görevleri Anayasa ile tayin edilmiş bir kurumdur. Genelkurmay başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumludur."
Türkiye'nin önünü açan tarihî metnin hazırlanması sırasında başkent Ankara'da hareketli saatler yaşandı. İktidar partisi sabahın ilk saatlerinden itibaren seferber olurken, genel merkez binası ile Başbakanlık Konutu arasında hummalı bir trafik başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Beşir Atalay, Hayati Yazıcı gibi isimlerin yer aldığı beş kişilik ekibe, daha sonra Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik, Dengir Mir Mehmet Fırat da katıldı. Uzun tartışmaların ardından bildiriye son şekli verilerek Erdoğan'a sunuldu. Erdoğan, metni inceledikten sonra onay verdi. Ardından Kızılay'ın Balgat'taki kongresine katıldı. Ve kendisinden önceki başbakanlar gibi yapmayacağının ilk işaretini burada verdi: "Milletimiz, afet bekleyen fırsatçılara fırsat tanımıyor."
CHP'Lİ KOÇ: BİLDİRİYE 1971'DE ECEVİTİN YAPTIĞI GİBİ İLK TEPKİYİ BİZ VERMELİYDİK
Bildiri ile ilgili o günlerde açıklama yapan CHP milletvekili Haluk Koç, partisinin genel görüşüne aykırı bir açıklama yapmış, şunları söylemişti:
"28 Nisan'da demokrasi adına konuşan CHP olmalıydı. 27 Nisan gecesi, bugünkü çağdaş teknik ilerlemelere göre farklı bir uyarıyla karşılaştık. Türkiye demokrasisi için CHP 28 Nisan sabahı, 'Ben anamuhalefet partisi olarak siyasi ve hukuki mücadelemi yaptım. Bu benim görevim. Kimsenin başka söz söyleme hakkı yok. Demokratik ortamlarda ben bunun sahibiyim' diyebilecek gücü göstermeliydi. Eğer bir yönetim sorumluluğum olsaydı, tek başına değil fakat yönetimi oluşturan arkadaşlarımızla ortak akıl çerçevesinde tepki gösterirdim. 12 Mart 1971'de o zaman genel sekreterimiz olan Bülent Ecevit'in gösterdiği şekilde bir tavır koymamız gerekirdi. O tavırsızlığın, suskun kalmanın ya da onaylarmış gibi görünmenin seçim sonuçlarına olumsuz etki yaptığını hep söyledim."
İBRET VERİCİ KAYITLAR: O TARİHTE KİM NE DEMİŞTİ?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Bu tablonun değişeceğini meydanlar gösterdi. Müdahaleye uğrayan yönetimlere halk sahip çıkmadı. Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Bu ortamda mağduriyet yok dayatma var. Anayasa Mahkemesi 367 kararını onaylamazsa ülke çatışmaya gider.
CHP Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek: Tabii bu bir muhtıradır. Hükümetin bunun gereğini yerine getirmesi gerekir.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen: Genelkurmay'ın tesbitleri bizim tesbitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız. 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünü kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız. Türkiye'yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz.
CHP Genel Sekreteri Önder Sav :(Muhtıranın ardından Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 367 kararından sonra) Gözümüz aydın, Türkiye'nin gözü aydın.
CHP milletvekili olanNur Serter: Genelkurmay Başkanı'na 'memur' diyen bir zihniyete karşı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan'da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır.
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ: AKP toplumda gitgide artan ve TÜSİAD'ın da paylaştığı laik rejimi koruma kaygısını yeterince dikkate almıyor. Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasıyla yaratılan fiili durum demokratik teamüllere uygun değil. Laikliği ve demokrasiyi korumak için bir an önce genel seçimlere gidilmeli.
Tufan Türenç (Hürriyet): Tabii ki bu bir muhtıradır. Bu muhtıranın özü AKP'nin çıkardığı cumhurbaşkanı adayına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin karşı olduğunu açıklıyor.
Ahmet Hakan (Hürriyet): 'Muhtıraya karşıyız' diyeceğiz ve ötesini söyleyemeyecek miyiz? Ben ötesini de söylerim arkadaş.
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): Demokrasi kaygısıyla, sadece askeri eleştirmek, ne adil, ne yararlı, ne de sonuç verici bir girişim olacaktır. Çünkü o bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır.
Yılmaz Özdil (Sabah): Hala deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır.
Hıncal Uluç (Sabah):Ordu sonuna kadar bekledi. Gerekli uyarıları en demokratik şekilde yaparak, Sözde değil, özde diyerek bekledi.
Ural Akbulut (Dönemin ODTÜ Rektörü): Bu ikinci 28 Şubat'tır TSK her şeye rağmen soğukkanlı davranmıştır.
Fikret Bila (Milliyet): TSK, türbanın ve temsil ettiği zihniyetin Çankaya'ya çıkmasına karşı ilkesel bir duruş sergilemiştir.
Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç: Kamuoyuna bilgi veriliyor ve bunların gereği yapılmazsa istenmeyen şeylerin olabileceği mesajı verilmek isteniyor.
Oktay Ekşi (Hürriyet): Bu adı konmamış bir muhtıradır. Genelkurmay Başkanı'nın sözleri gayet açık, eğer demokrasinin kavram ve kuramlarını kullanarak bu cumhuriyetin laik karakterini tahrip etmek onu yıkmak istiyorsanız biz buna müsaade etmeyiz diyor.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
BAŞSAVCILIK MECLİS'TEN MUHTIRA BİLGİSİ İSTEDİ
23.12.2015 22:18 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, '27 Nisan e-muhtırası' soruşturması kapsamında Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadeyi istedi. Yaşar Büyükanıt, "27 Nisan e-muhtırası" kapsamında geçen hafta ifade vermişti. İfadenin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kapsamında Büyükanıt'ın Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadeyi istedi. Soruşturma kapsamında ayrıca, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda e-muhtıraya ilişkin başka kişinin dinlenip dinlenmediği, dinlendiyse bu kişilerin kim olduğunun bildirilmesi istendi.
27 Nisan muhtırasıyla ilgili manşetlerimiz
Büyükanıt'tan tarihi itiraflar: 27 Nisan bildirisini ben yazdım
Flaş!!! 27 Nisan'a soruşturma
27 Nisan için suç duyurusu
Adalet Platformu ile ilgili manşetlerimiz
Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşanan kışkırtmalar
(19 Aralık 2015, 23:00), son güncel.: (23 Aralık 2015, 22:18)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Büyükanıt'tan tarihi itiraflar: 27 Nisan bildirisini ben yazdım
Flaş!!! 27 Nisan'a soruşturma
27 Nisan için suç duyurusu
Adalet Platformu ile ilgili manşetlerimiz
27 Nisan bildirisi hala sitede
Askerin 367 krizindeki rolü belgelendi
Flaş ses kaydı: Karadayı'dan 367 krizi
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar
Genelkurmay o belgeyi 2 yıl önce kabul etmişti
27 Nisan muhtırasıyla ilgili bazı manşetlerimiz
367 müdahalesi belgesine dair manşetlerimiz