Malatya Zirve Katliamı davasının 36. duruşmasına tanık olarak dinlenen Ercan Gelni´nin ifadeleri damgasını vurdu. Gelni, davada azmettirici iddiasıyla yargılanan Varol Bülent Aral ile Zirve Yayınevi´nde cinayetlerin işlendiği dönemde Adıyaman Cezaevinde aynı koğuşta kaldığını, Aral´ın olaydan bir hafta önce söz konusu cinayetleri gerçekleştirmeyi planladığını söylediğini aktardı. Bunun üzerine cezaevi yönetimine bilgi verdiğini anlatan Gelni, ihbar üzerine Adıyaman İl Jandarma Komutanlığından bir görevli ile görüştüğünü anlattı.
16.12.2011 14.53 Malatya´daki Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 36. duruşması gerçekleştirildi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma nedeniyle sabah saatlerinden itibaren adliye çevresinde yoğun güvenlik önlemi alındı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker, Salih Gürler, tutuksuz sanık Hüseyin Yelki, sanık yakınları, öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske´nin eşi Susanne Geske, Almanya´nın Ankara Büyükelçiliği´nden bir yetkili ve diğer maktullerin yakınları katıldı.
YAYIN EVİNİN FAALİYETLERİNDEN BAHSETMİŞ
Duruşmada Mersin E Tipi Cezaevi´nde organize suç örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklu bulunan Ercan Gelni tanık olarak dinlendi. Olayın azmettiricisi olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Varol Bülent Aral ile 1999 yılında tanıştığını belirten Gelni, Zirve Yayınevi´nde cinayetlerin işlendiği dönemde Adıyaman Cezaevinde 2-3 ay boyunca aynı koğuşta kaldıklarını belirtti. Aral´ın, cezaevinde ´kaleşnikof yakalattığı´ için bulunduğunu aktaran Gelni, olaydan önce kendisiyle siyasi, sosyolojik olaylar üzerine konuşurken Zirve Yayınevi´nin faaliyetlerinden bahsettiğini söyledi. Aral´ın misyonerlik faaliyetlerine ilişkin bazı planları olduğunu anlatan tanık, bu durumu olaydan yaklaşık 1 hafta önce cezaevi müdürüne ilettiğini, ardından bir jandarma istihbarat elemanı ile görüştürüldüğünü, yayın evindekilerin öldürüleceğini bildirdiğini kaydetti.
Gelni, şunları söyledi: Bu şekilde bir takım hadiseler anlattı ve biz aynı koğuşta kaldığımız süre içerisinde Zirve Yayınevinde bu hadise oldu. Olaydan sonra yine bir süre aynı koğuşta kaldık. Olay olmadan önce Varol Bülent´in anlatmış olduğu şeyler bana garip geldi. Ben de bu olayları ve anlattıklarını jandarmaya anlatmak ve iletmek istedim. Bu durumu cezaevi müdürüne ilettim. O da İl Jandarma Komutanlığına benim beyanımı iletmiş, bunun üzerine istihbarattan bir kişi gönderilmiş, beni idareye çağırdılar. Gelenin kim olduğunu şuanda hatırlamıyorum. Gelen kişi üniformalı idi, rütbesini hatırlamıyorum. Varol Bülent, Zirve Yayınevi ile ilgili ve misyonerlik faaliyetleri ile ilgili bu tür hadiseleri olaydan yaklaşık 1 hafta önce bana bahsetmişti ve hatta bu şahısların öldürüleceğini söylemişti, bunun üzerine jandarmaya durumu anlatmak istedim. Ve ilgili şahıs geldi, buna Varol Bülent in anlattıklarını aynen ilettim. Gelen jandarma görevlisi benim anlattıklarımı not etti. İlgileneceğini söyledi ve gitti.
MERSİN´DE DARP EDİLDİM
Cinayetlerin ardından bir süre daha Aral ile aynı koğuşu paylaştığını belirten Gelni, Olaydan sonra da Varol Bülent bana ´Bu olayı kendisinin yapacağını, tutuklu olduğu için Emre Günaydın´a yaptırıldığını´ söyledi. Olaydan önce bu olayı anlattığı bir çok isimler söylüyordu. Eylemi kimlerin yaptırdığına ilişkin açık bir şey söylemedi ancak konuşma içeriğinde ünlü ve meşhur olan kişilerden bahsediyordu. Bunlar adına çalıştığını söyleyip, bazı iddialarda bulunuyordu. Birlikte aynı koğuşta kalırken bu defa idare bu anlattıklarından dolayı ben jandarmaya ilettim ve sanık Bülent tek kişilik koğuşa ve göz hapsine alındı. Kaldığımız koğuş yaklaşık 15-16 kişilikti. Koğuşta yer sıkıntısı vardı, hatta yere yatak serildiği bile oluyordu ifadelerini kullandı.
Tanığın 7 Temmuz 2007 tarihinde de savcılığı benzer ifaleri içeren bir mektup gönderdiği belirtildi. Daha önce birkaç daha mahkemeye tanık sıfatıyla çağrılan ancak gelmeyen Gelni, 2009 yılında duruşmaya gelmemesi için Mersin´de 4 kişi tarafından darp edildiğini öne sürdü. Olayla ilgili Mersin´deki Siteler Emniyet Karakolunda beyanları bulunduğunu aktardı.
MİSYONERLİK SEMİNERLERİNİN BİR KISMI ÇÖZÜLDÜ
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, İnönü Üniversitesinde gerçekleştirilen misyonerlik konulu seminerlerle ilgili 23 CD ve DVD´den 18´inin çözümlenerek dosyaya eklendiğini belirtti. 5 CD´nin ise içerik çözümünün yapılamadığını, bunlar arasında da Emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un olay günü verdiği seminer video kaydının da bulunduğunu ifade etti.
Katılan taleplerinin ardından mahkeme heyeti ara kararı açıkladı. Durumu değerlendiren mahkeme heyeti, İnönü Üniversitesi Rektörlüğünden çözümü yapılamayan 5 CD´deki görüntülerin yeniden talep edilmesine ve çözümlenerek sonraki duruşmaya hazırlanmasına karar verdi.
Sanık Varol Bülent Aral´ın ceza ehliyetinin olup olmadığı şeklindeki İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporunun beklenmesine karar verilirken tanık Ercan Gelni´nin Adıyaman Cezaevinde herhangi bir jandarma görevlisi ile görüşme yapıp yapmadığı, görüştüyse dokümanlarının gönderilmesinin istenmesine ilişkin Adıyaman İl Jandarma Komutanlığı ve Adıyaman Cezaevine talep yazısı gönderildi.
Dava 17 Şubat 2012´ye ertelendi. ( Cihan)
ZİRVE KATLİAMI NEDİR? |
MALATYA ZİRVE KATLİAMINA BİR SORUŞTURMA DA ERGENEKON SAVCILARINDAN
Malatya Zirve Yayınevi´ndeki cinayetlere dair bir soruşturma da gelen ihbar üzerine İstanbul´daki Ergenekon savcılarınca başlatılmıştı. Bu konuya ilişkin Malatya, Siirt, Muğla ve İzmir´in aralarında olduğu 9 ilde, İnönü Üniversitesi yerleşkesi ile bazı illerin jandarma komutanlıklarında 17 Mart´ta, arama yapıldı. Aramalar sonrası, aralarında 6´sı muvazzaf asker 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 9 kişiden 7´si sevk edildikleri Beşiktaş Adliyesinde tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Soruşturma kapsamında, 30 Mart´ta, Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Prof. Dr. Abdurrahman Küçük, Prof. Dr. Salim Cöhce, Prof. Dr. Şahin Filiz, Prof. Dr. Mehmet Aydın, Doç. Dr. Kadir Albayrak´ın ev ve iş yerlerinde aramalar yapıldı. Bu arada, ´Ergenekon´ soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine atanması üzerine, 5 Nisan´da soruşturmayı yürütmekle özel yetkili Cumhuriyet Savcıları Cihan Kansız ve Ufuk Ermertcan görevlendirildi. Daha sonraki günlerde, Prof. Dr. Beyaz, Prof. Dr. Filiz, Doç. Dr. Albayrak Prof. Dr. Küçük, Prof. Dr. Cöhce ve Prof. Dr. Aydın´ın konuya ilişkin savcılıkça ifadeleri de alındı. Aynı soruşturma kapsamında gazeteci-yazar Hulki Cevizoğlu ile emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un da şüpheli sıfatıyla ifadesine başvuruldu. Soruşturma dosyası, katliamın Malatya´da gerçekleşmesi nedeniyle ´yetkisizlik kararı´ verilerek, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Bu durum, katliamın Ergenekon kapsamından çıkarıldığı şeklinde bir kanaate neden olmuşsa da bunun doğru olmadığı yetkililerce daha sonra açıklandı. Katliamın Ergenekon Terör Örgütü emriyle işlendiğini gösteren çok güçlü delillerin ele geçirilmiş olduğu, tutuklamaların da bu nedenle yapıldığı ve soruşturmanın bundan sonra Malatya´da sürdürüleceği belirtiliyor.
MEHMET ÜLGER´E SİLAH ARKADAŞINDAN İLGİNÇ MEKTUP |
İşte o mektup: Bu dünyada tüm makam ve mevkilerin geçici olduğunu eline kırmızı terhis belgesini vereceklerinde anladın mı? Ama sen bunu anlayamayacak kadar beyinsiz bir adamsın. Senin bana attığın veya attırdığın iftira ben şüpheli/sakıncalı personel kategorisine alındım. Elbette attığın bu iftiranın hesabını inşallah hem bu dünyada hem öbür dünyada vereceksin.Sen burada yaptığın son konuşmada kimseye hakkını helal etmediğini söylemiştin. Sanki sana hakkını helal eden var mı? Sen bu kadar kişinin hakkını nasıl ödeyeceksin. Sadece personel olsa iyi Fettuhlahçı diye fişlettiğin ve bu yüzden ailesi ve çocukları da mağdur olan personelin haklarını nasıl ödeyeceksin. Senin Fettuhlahçı diye iftira atarak fişlettiğin 6 kişinin uzaktan yakından bu grup ile alakası olmadığını sen çok iyi biliyorsun. Ama sırf kendi menfaatlerin ve çıkarların için böyle bir iftira attın ama o iftira inşallah senin ve ailenin boynuna dolanır.
Bizlere her fırsatta seni Ankara´daki tanıdıklarımıza sattığımızı söylüyordun. Ben şahsım adına hiçbir zaman böyle bir şey yapmadım ama sana kendi arkadaşlarını satanlar ve senin yanında bulunan üç beş kişi nasıl başkalarını sana sattılar ise mutlaka senide başkalarına satmışlardır. Senin yanında bulunan o kişiler burada hiç kimsenin yüzüne bakamıyor, ama ben hala alnım açık başım dik görevimin başında gururla çalışıyorum. Bir zamanlar senin özel isteklerini yapmadığım için Fettuhlahçı olduk ama olsun şimdi arkadaşlarımın karşısında boynum eğik gezmiyorum.
Bizim Askeri Okuldayken bir bölük komutanımız vardı. Bizlere çocuklar bazı komutanlar vardır anılarıyla anılır, bazıları ise analarıyla anılır siz sakın analarıyla anılanlardan olmayın daima görev yapıp ayrıldığınız yerlerden anılarınız ile ayrılın derdi. Herhalde senin burada boğazlarını kestirdiğin kişiler ve iftira atığın personelin dışında hiçbir anın yoktur. Senide burada seninle çalışan personelden anılarınla anan hiç yok. Her fırsatta başka türlü anıyorlar.
Senin iftira attığın herkes hatta giderayak görev yerlerini değiştirdiğin ve haksızlık yaptığın herkes görev yerine sen ilişik kestikten bir ay sonra geri döndü. Ama senin yanında olanlar bir bir gidiyor. İşte Organize karakol komutanı Vedat KAYAN beraber fabrika sahiplerinden topladığınız paralar ortaya çıkınca hakkında yasal işlem yapılacağını anlayınca emekliye ayrılmak zorunda kaldı. Tıpkı senin gibi.
Sen bu boğazlarını keserek öldürttüğün insanlar gibi bağıra bağıra son nefesini verirsin mutlaka. Her içtimada Fettuhlahçi dediğin emniyet müdürüne buradan ayrılırken veda ziyaretine gittin de Merkez Komutanı olan Recep Albaya ona attığın iftiranın utancından dolayımı gidemedin. Recep Albay her yerde anlatıyor Mehmet ÜLGER benim hakkımda ben Elazığlıyım aczmendi grubu ile ilişkim var diye rapor tutup Ordu K.lığı İstihbarat Başkanlığına raporu vermiş. Sen gitmeden daha senin bu raporunu Recep Albaya senin o güvendiğin ve seni kukla gibi kullanalar göstermişler.
Daha yazacak çok şey var. Ben son 6 ay beni Fettuhlahçı diye fişlettiğin için uyuyamamıştım. İnşallah sen bir ömür boyu uyuyama, son nefesini o boğazlarını kestirdiğin insanlar gibi ver. Seninle bu dünyada hesaplaşamıyoruz ama sana zerre kadar hakkım var ise helal etmiyorum öbür dünyada herkesin eşit olduğu gerçek dünyada seninle hesaplaşacağız Mehmet ÜLGER. ( Zaman)
(16 Aralık 2011), son güncel.: (24 Ocak 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Dink dosyasındaki Ergenekon delilleri
Savcılar: Zirve, Ergenekon kapsamında
Ergenekon ve Balyoz, Malatya´da ´zirve´ yapmış
Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar
Flaş!!! Zirve soruşturmasında 6 ilde arama
Flaş!!! Ergenekon´da ´Zirve´ operasyonu
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Flaş!!! Dink davası tanığından yeni şok ifadeler
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir