25 Aralık iddianamesi mahkemede

Paralel Yapı'nın '25 Aralık yolsuzluk soruşturması adı altında usulsüzlükler yaptığı, şüphelilere kumpas kurarak seçilmiş hükümeti düşürmeye çalıştığı' iddiasıyla Fetullah Gülen dahil 69 şüpheli hakkında yürüttüğü soruşturmanın iddianamesi mahkemede görüşülüyor. Önümüzdeki günlerde ret/kabul kararı verilecek iddianame, paralel yapıya yönelik şu ana kadar hazırlanmış olanların en geniş kapsamlısı oldu.

PaylaÅŸ

10.10.2015 13:32 25 Aralık soruÅŸturmasında usulsüzlük yapıldığı ve şüphelilere kumpas kurulduÄŸu iddiasıyla hazırlanan iddianame 1 hafta önce Ä°stanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

25 Aralık soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı ve şüphelilere kumpas kurulduğu iddiasıyla 69 kişi hakkında hazırlanan iddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu tarafından onaylandı.

1453 sayfalık iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlandı. iddianamede, tutuklanması talep edilen Gülen'in "darbeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "siyasal veya askeri casusluk maksadıyla gizli bilgileri temin etmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

Önümüzdeki günlerde ret/kabul kararı verilecek iddianame, paralel yapıya yönelik şu ana kadar hazırlanmış olanların en geniş kapsamlısı oldu.

İDDİANAMEYE YÖNELİK TEPKİLER

Öte yandan iddianameye yönelik olumlu/olumsuz tepkiler de söz konusu. Paralel yapı medyasında iddianame büyük tepki topladı. Tek bir olumlu eleştirinin dahi yer almadığı bu kesimdeki yoğun tepkilerin örgütsel dayanışmaya delil oluşturduğu da söylenebilir. Aşağıda; 3 adet olumsuz, 1 adet de olumlu tepki aktarılmaktadır. Paralel yapıya yönelik şu ana kadar hazırlanmış olanların en geniş kapsamlısı olan iddianameye dair tepkileri de geniş kapsamlı aktarmaya çalıştık.

------------------------------------------------------------------------------

Paralel kesimin tepkilerine dair örneklerden biri "'Gezicilere çapulcu demeyin' sözü bile suç sayıldı" başlıklı ve Ömer Keskin imzalı, 8 Ekim tarihli Zaman'daki haber. Haber aynen şu şekilde:
 
"‘Gezicilere çapulcu demeyin' sözü bile suç sayıldı.. Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruÅŸturması olan 17-25 Aralık dosyasından ‘darbe' çıkaran Savcı Ä°smail Uçar'ın iddianamesi hukuk skandallarıyla dolu.

YolsuzluÄŸu soruÅŸturan polislere “silahlı terör örgütü” suçlaması yöneltirken tek bir somut delil dahi sunamayan Uçar'ın, iddianameye Fethullah Gülen Hocaefendi'yi dahil etmek için trajikomik iddialara sarıldığı da ortaya çıktı. Ä°ddianamesine Hz. Adem'in hayatından baÅŸlayıp Gezi Parkı olaylarına kadar getiren Uçar, ‘çapulcu' tartışmasını da dosyaya koydu. Gülen'in “Gezicilere çapulcu demeyin.” sözünden bile suç çıkaran Uçar, Hocaefendi'nin kamu malına zarar veren marjinal grupları tasvip ettiÄŸini iddia etti.

AKP'nin Taksim Gezi Parkı'nın bulunduÄŸu yere Topçu Kışlası inÅŸa etmeyi istemesi üzerine Haziran 2013'te baÅŸlayan eylemler, çok kısa sürede tüm ülkeye yayılmıştı. Olayların büyüdüğü esnada dönemin baÅŸbakanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'dan inÅŸaatın yapımına iliÅŸkin ısrarcı açıklamalar gelmiÅŸti. Gezi Parkı eylemcilerine iliÅŸkin “birkaç tane çapulcu” nitelemesinde bulunan ErdoÄŸan, “Taksim'e cami de yapacağız. Herhalde ben bunun iznini gidip de CHP Genel BaÅŸkanı'ndan ve bu birkaç tane çapulcudan alacak deÄŸilim. Bunun iznini bize oy verenler verdi zaten.” ifadelerini kullanmıştı. Bu yaklaşım, toplumsal gerilimi zirveye taşırken, Fethullah Gülen Hocaefendi'den ortamı yumuÅŸatıcı açıklamalar gelmiÅŸti. Gülen, haftalık sohbetinde kullandığı ifadelerle ayrıştırıcı dile karşı çıkmış ve şöyle konuÅŸmuÅŸtu: “O tabiri (çapulcu) kullanmayın. Kim bilir sizin öyle diyeceÄŸiniz insanlar bir gün o levsiyattan sıyrılacak, nice yerlerde ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır.”

Ancak ortamı yumuÅŸatmaya yönelik böyle bir adım atan Gülen'in ifadeleri, Savcı Uçar'ın iddianamesinde suç olarak lanse edildi. Uçar, bu ifadeleri gerekçe göstererek Gülen'e “Marjinal grupların milyarlarca liralık kamu malını yakıp yıkmasını tasvip eder konuÅŸma yapmıştır.” iftirasını attı."

ESKÄ° ERGENEKON SAVCISINDAN Ä°DDÄ°ANAMEYE TEPKÄ°

Bir diğer tepki, eski Ergenekon savcılarından Cihan Kansız'a dayandırılıyor. "Cihan Kansız 'böyle iddianame olmaz' dedi ve Savcı İsmail Uçar için HSYK'ya suç ihbarında bulundu" başlıklı ve 4 Ekim tarihli Zaman'ın haberi şu şekilde:
 
"Cihan Kansız 'böyle iddianame olmaz' dedi ve Savcı Ä°smail Uçar için HSYK'ya suç ihbarında bulundu.. Bir dönem Ergenekon soruÅŸturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız, Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruÅŸturmasından ‘darbe' çıkaran Savcı Ä°smail Uçar'ın iddianamesini sert bir dille eleÅŸtirdi.

Bir dönem Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız Twitter hesabından, Savcı İsmail Uçar'ın iddianamesine tepki gösterdi. Savcı İsmail Uçar'ın iddianame diye ortaya koyduğu metnin ansiklopedik bilgilerle dolu google'dan bulunan kelimelerle bir araya getirilmiş bir iddianame olduğunu yazan Kansız, "Savcının, bu güne kadar yorumcuların bile yapmadığı şekilde, devam eden yargılamalara ilişkin hükümler vermiş." diye eleştirdi.

Cihan Kansız Twitter hesabından şunları yazdı:

1)İsmail Uçar isimli şahsın yazmış olduğu idda olunan iddianameyi okudum. İçersinde bolca ansiklopedik bilgi yer almaktadır.

2)Araştırmacılara, google üzerinden rahatlıkla ulaşabilecekleri bilgilerin bir araya getirilmesi kolaylık olmuştur.

3)Iddianame hukuki bir metin olmak zorundadır. Her önüne gelenin,aklına geleni yazabileceği metin değildir.

4)İsmail bey soruşturma yapan bir savcıdır. Bu güne kadar yorumcuların bile yapmadığı şekilde, devam eden yargılamalara ilişkin hükümler vermiş

5)"paralel cuntanın yargı ayağı.. sudan bir sebeple internet andıcı davası adı altında.."isim vermeden haddini ve yetkisini aşan iddalar.

6)ismail bey, hangi hak ve yetkiyle kendisini Hsyk ve mahkemelerin üstünde görmektedir. Buradan Hsyk,Teftiş krluna suç ihbarında bulunuyorum

7)onlarca C.sav.sı,hakim ve müfettiş denetiminden geçmiş, yargılaması devam eden bir davada hangi delille kesin hüküm vermiştir.

8)Benimle ilgili,hangi yetki ve kanunla soruşturma yapılmıştır? Bilmediğimiz hukuk veya kurallar mı vardır?

9)Tarihe Şerh düşülmesi adına,en kısa sürede suç duyurusunda bulunacağımı ve tazminat davası açacağımın bilinmesini isterim...

Cumhuriyet Savcısı ne yapmaz; Algı operasyonu yapmaz Toplum mühendisliği yapmaz Roman yazmaz Siyaset yapmaz Hayallerini iddianame diye yazmz"

Ä°DDÄ°ANAMEYE 'MASAL VAR DELÄ°L YOK' TEPKÄ°SÄ°!

İddiananmeye bir başka tepki de Zaman'da yer alıyor. "Savcı Uçar'ın iddianamesi dile düştü: Hikâye var, masal var, film var ama delil yok" başlıklı, 4 Ekim tarihli, Mürsel Genç ve Ömer Keskin imzalı haberde şu satırlar yer alıyor:

"Savcı Uçar'ın iddianamesi dile düştü: Hikâye var, masal var, film var ama delil yok.. 17-25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET OPERASYONUNDA PARA SAYMA MAKİNELERİ VE MİLYON DOLARLAR ELE GEÇİRİLMİŞTİ. OPERASYONDA İKİ ESKİ BAKANIN OĞLUYLA BİRLİKTE 24 KİŞİ TUTUKLANMIŞTI, ANCAK SORUŞTURMA KAPATILMIŞTI.

Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruÅŸturmasından ‘darbe' çıkaran Savcı Ä°smail Uçar'ın iddianamesi hukuk skandallarıyla dolu. YandaÅŸ gazetelerde yayımlanan yalan haberleri iddianameye koyan savcı, filmden bahsediyor, tarihte geçen masallara deÄŸiniyor ama hiçbir hukukî delil sunamıyor. Uçar, kanun maddelerini de açıkça çarpıtıyor.

Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruÅŸturması olan 17-25 Aralık dosyasından ‘darbe' çıkaran Savcı Ä°smail Uçar'ın 1453 sayfalık iddianamesi hukuk skandallarıyla dolu. Ä°ddianame, Hz. Adem'in hayatından baÅŸlayıp Ä°stanbul'un fethine kadar uzanıyor. Habil ve Kabil'in kıssasını aktaran savcı, daha sonra Hitit, Lidya, Roma gibi uygarlıklara geçiyor. YolsuzluÄŸu soruÅŸturan polislere ‘darbe', ‘silahlı terör örgütü' ve ‘casusluk' suçlaması yönelten Savcı Uçar, sayfalarca hikâye anlatıyor, filmden bahsediyor, masallara deÄŸiniyor. Fakat iddianame boyunca hiçbir hukukî delile rastlanmıyor.

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruÅŸturmaları, Savcı Ä°smail Uçar tarafından ‘darbe' soruÅŸturmasına dönüştürüldü. Ä°ddianamede söz konusu darbe suçlamasına iliÅŸkin hiçbir somut delile yer veremeyen Uçar, havuz medyasında yer alan haberler gerçekmiÅŸ gibi sunuyor. Sadece yaptığı yorumlar ve çıkarımlarla suçlamalarda bulunuyor. 1453 sayfalık iddianamedeki hukuk skandalları ve çeliÅŸkiler şöyle:

DARBE Ä°DDÄ°ASI, HZ. ADEM'Ä°N HAYATINDAN BAÅžLIYOR, Ä°STANBUL'UN FETHÄ°NE UZANIYOR: Savcı Uçar, yolsuzluk soruÅŸturmalarının darbe olduÄŸuna iliÅŸkin iddiasını anlatmaya Hazreti Adem'in hayatı ile baÅŸlıyor. Hz. Adem'in çocukları Habil ve Kabil'in kıssasını anlatan savcı, daha sonra Hitit, Lidya, Roma gibi uygarlıklara deÄŸiniyor. Anadolu'da yaÅŸayan bu ülkelerin aksine Türkiye'nin süper güç olmasının önündeki engel olarak da ‘dış mihraklar ve onların yerli iÅŸbirlikçileri'ni iÅŸaret ediyor. Uçar, iddianamesinde Ä°stanbul'un fethini de uzun uzun anlatıyor. Fetihten sonra Batı dünyasında, bir gün yeniden DoÄŸu Roma'nın eski günlerine kavuÅŸacağı ideasını canlı tuttuÄŸunu dile getiriyor. Bu sebeple Batı'nın Türkiye'ye düşman olduÄŸu tezini iÅŸliyor. Savcı daha sonra AKP'nin kuruluÅŸ aÅŸamasına geçiyor.

SAVCI, İÇERİSİNE KENDİ YORUMLARINI EKLEYEREK YASAYI ÇARPITIYOR: 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü'nün bilgisi olmadan yapıldığını kaydeden Uçar, bunun yasalara aykırı olduğunu iddia ediyor. Soruşturma savcısı Muammer Akkaş ve dosyada görev alan polisleri ise yasalara aykırı şekilde işlem yapmakla itham ediyor. Hiçbir şekilde yasal zorunluluk bulunmayan bu durumdan suç üretmeye çalışan Uçar, kendi yorumlarını kanun maddeleriymiş gibi sunma skandalına imza atıyor. Uçar, ilgili kanun maddelerini alıntılayarak polislerin valiye, savcının ise başsavcıya yürüttükleri soruşturmalar ile bilgi vermeleri gerektiğini savunuyor. Oysaki ilgili kanunlara göre savcı ve polislerin böyle bir zorunluluğu bulunmuyor. Kendi yanlış yorumunu kanun gibi sunan savcı, buradan akıl dışı bir sonuca ulaşıyor. Savcı ve polislerin yasal uygulamalarını farklı bir hiyerarşik yapılanmanın ispatıymış gibi gösteriyor.

‘GÄ°ZLÄ° YAPILANMA' DÄ°YE GÖSTERÄ°LEN DELÄ°L: ‘BÄ°RÄ° GELÄ°NCE SOHBETÄ°N KONUSUNU DEĞİŞTÄ°RDÄ°LER': Gizli bir yapılanma olduÄŸu algısı oluÅŸturmak amacıyla akla zarar temellendirmelerin yapıldığı iddianamede tutarsız gizli tanık ifadelerine de yer veriliyor. Bir gizli tanık ifadesinde, kendi aralarında sohbet eden polislerin üçüncü bir polis gelince konuyu deÄŸiÅŸtirdikleri anlatılıyor. Tanığın bu iddiası savcı tarafından gizli örgütlenmenin çok açık göstergesi olarak sunuluyor. Ä°ddianamede bu kısım, “…kendi aralarındaki sohbetin tamamen özel olması, cemâatten olmayan biri polis memurunun aralarına geldiÄŸinde sohbeti deÄŸiÅŸtirmeleri yapının çok açık göstergesi olduÄŸu” ÅŸeklinde geçiyor. DiÄŸer yandan gizli tanığın, kendisi hiçbir zaman görmediÄŸi halde polislerin arasında ‘himmet parası' toplandığını da iddia ettiÄŸi, “kendisinin himmet parası toplanıldığını görmediÄŸini, ancak böyle bir para toplanıldığını herkesin bildiÄŸini…” ifadeleriyle aktarılıyor.

SAVCI UÇAR, DEVAM EDEN DAVALARIN SANIKLARINI TEMÄ°ZE ÇIKARDI: Ä°ddianamede, sürmekte olan bazı davaların sanıklarını temize çıkarma çabası da dikkat çekiyor. Neredeyse her satırda ayrı bir hukuksuzluÄŸa imza atan Savcı Uçar, yargılaması devam eden bazı davalar için de ‘kumpas dosyası' ifadesini kullanıyor. Burada da hiçbir delil ileri sürmeyerek, bu davaların sahte deliller ile kurgulandığını öne sürüyor. Savcı bu ÅŸekilde, devam eden davalar hakkında hüküm vererek açıkça adil yargılamaya müdahalede bulunuyor. Uçar bu müdahaleyi, “Bu konuda Ä°stanbul Adliyesi'nde görülmekte olan davalar mevcuttur.” cümlesi ile de açıkça itiraf ediyor.

SABAH'IN ÖZEL Ä°STÄ°HBARAT EDÄ°TÖRÃœNÃœN YAZISINA SARILDI: 2012'de yaÅŸanan ve kamuoyunda MÄ°T krizi olarak bilenen Hakan Fidan'ın da aralarında olduÄŸu isimlerin ifadeye çaÄŸrılma olayını da anlatan Savcı Uçar, bu durumun ‘paralel yapı'nın iÅŸi olduÄŸunu iddia etti. Buna dayanak olarak da Sabah Gazetesi'nin operasyonel haberlerine imza atan özel istihbarat biriminin editörlüğünü yapan Ferhat Ãœnlü'nün yazısını gösterdi. Ãœnlü'nün yazı dizisini olduÄŸu gibi iddianameye koyan savcı, yazıdaki ÅŸu ilginç benzetmeleri kullanarak, taraflı davrandığını ortaya koydu: “DesteÄŸini halktan alan BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'dan rol çalmaya çalışanlar (Yani Frodo'nun yüzüğünü ele geçirmeyi hedefleyen Smeagollar) hep hüsrana uÄŸradılar. Bakalım son savaşın, Armageddon'un galibi kim olacak?”

Savcıdan, ‘polisler, hâkimlerin kararını uyguladı' itirafı

Savcı Ä°smail Uçar “darbe, silahlı terör örgütü ve casusluk” suçlamasını yönelttiÄŸi polisler hakkında bütün bu iddialarını çürüten önemli bir itirafta bulunuyor. Polislerin yolsuzluk ve rüşvet soruÅŸturması kapsamında gerçekleÅŸtirdikleri iÅŸlemlerin tamamını usulsüz olarak nitelendiren Uçar, daha sonra aynı polislerin soruÅŸturma boyunca görevinin gereÄŸini yaparak yalnızca kanunları uyguladıklarına dikkat çekiyor. “Suç iÅŸleyen şüphelilerin polis tarafından takibi kadar doÄŸal bir ÅŸey yoktur.” diyen Uçar, “Zaten polis soruÅŸturmayı kendi başına yapmamıştır. Bütün iÅŸlemleri başından sonuna kadar cumhuriyet savcısının gözetiminde yapmıştır. Yapmış oldukları teknik takip, fiziki takip ve iletiÅŸimin tespiti iÅŸlemlerini hâkim kararına istinaden yapmışlardır.” ifadelerini kullanıyor. Ancak Uçar bu skandal itirafından sonra anlaşılmaz bir ÅŸekilde, “SoruÅŸturma dosyası incelendiÄŸinde baÅŸtan sona hukuksuzluklar ile dosyanın oluÅŸturulduÄŸu, bunun sehven yapılmasının imkân dahilinde bulunmadığı, kasıt altında ancak bu kadar büyük usulsüzlük yapılabileceÄŸi anlaşılmıştır.” hükmünü veriyor. Bir paragraf yukarıda dosya kapsamındaki bütün iÅŸlemlerin hukuka uygun olduÄŸunun altını çizen Uçar'ın, hemen sonrasında bu çıkarıma nasıl vardığına dair hiçbir somut delil ve tespit sunmaya ihtiyaç duymaması ise hukuki açıdan ciddi bir problem teÅŸkil ediyor. Bununla da yetinmeyen savcı, içerisinde tek bir suç delili dahi gösteremediÄŸi soruÅŸturma dosyasını komik bir ÅŸekilde toptan suç delili olarak sunuyor: “Ä°ddianamemize konu soruÅŸturmanın esas delili 2012/656 sayılı dosyanın kendisidir. BaÅŸkaca delil aramaya gerek yoktur.”

Savcı onayladı: bütün dinlemeler kanuna uygun

Havuz medyasının polislere defalarca yönelttiÄŸi ‘casusluk' ve ‘usulsüz dinleme' gibi iftiralar bizzat Savcı Uçar tarafından yalanlanıyor. Savcı, önce ‘usulsüz elde edilen' diye nitelediÄŸi ses kayıtlarının, daha sonra kanuna uygun elde edildiÄŸini itiraf ediyor. “Söz konusu veriler CMK hükümleri gereÄŸince elde edilen ses dosyaları olduÄŸu için ve bunların CMK hükümleri gereÄŸince elde edilmiÅŸ ses kayıtları olduÄŸu anlaşılmakla…' diyerek suçlamaların temelini teÅŸkil eden “dinlemeler usulsüz” tezini kendi beyanı ile çökertiyor. Ayrıca, dosyada delil sunmakla görevli olan Uçar, polislerin, söz konusu ses kayıtlarını bir kısım medyaya servis ettiÄŸini de öne sürüyor. Ancak savcı, bu iddiasını da destekleyecek hiçbir argüman ortaya koyamıyor. Ortaya delil koymakta zorlanan Savcı Uçar, yukarıda yalnızca hakim kararı ve savcı talimatını uyguladıklarını açıkça itiraf ettiÄŸi polisler için “BaÅŸka yerden talimat alıyorlar.” iftirasını ortaya atıyor."

------------------------------------------------------------------------------

Ä°DDÄ°ANAMEYE DESTEK: "ZAMAN HESAP VERME ZAMANI"

İddianameye destek mahiyetinde aktarılabilecek bir haber ise "Baran Dergisi"nden. Faruk Hanedar'ın Baran Dergisi'nin 456. sayısında yayımlanan "Zaman Hesap Verme Zamanı!.." başlıklı ve 8 Ekim tarihli kapak yazısı aynen şu şekilde:

"Fettullahçı Terör Örgütü’ne operasyonlar baÅŸladığında “bu pilav daha çok su kaldırır” demiÅŸtik. DediÄŸimiz gibi de oldu… Birçok operasyona ÅŸahit olduk. GeçtiÄŸimiz hafta da Fettullah Gülen’in 1 numaralı sanık olduÄŸu ve hakkında 37,5 yıldan 52,5 yıla kadar hapisle ağırlaÅŸtırılmış müebbet istendiÄŸi iddianame kabul edildi. 1453 sayfadan oluÅŸan iddianamede örgütün önde gelenlerinin de aralarında bulunduÄŸu 69 şüphelinin ismi geçiyor. Åžikâyetçi ve maÄŸdurlar arasında ise siyasî parti liderlerinden bakanlara kadar pek çok isim var.

Gülen’in Herzeleri

Yeni deÄŸil, biz yaklaşık 40 yıldır bu adamlarla mücadele etmekteyiz. Dolayısıyla biz bunların ciÄŸerini biliriz. AğırlaÅŸtırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan Fettullah Gülen’in ve liderliÄŸini yaptığı yapılanmanın yediÄŸi herzelerin hepsini alt alta sıralamaya kalksak sayfalar yetmez.

Sene 1995… Ä°slâm düşmanlığının had safhada olduÄŸu ve devletin bazı kademelerinin tekelinde bizzat Ä°slâm’a karşı kin ve nefretin kusulduÄŸu dönem. Müslüman kadınlar başörtülerinden dolayı zulüm görüyor. Ä°ÅŸte böyle bir dönemde, Ehl-i Sünnet Vel Cemaat’e baÄŸlı bir cemaatin lideri olduÄŸunu iddia eden Fettullah Gülen sahneye çıkıyor ve Ä°slâm düşmanı Hürriyet Gazetesine bir röportaj veriyor. Elbette röportaj vermesinde bir beis görmüyoruz; fakat röportajda geçen ÅŸu ifade bugünü anlamak için anahtar hükmünde; “Başörtüsü teferruattır”… daha sonra “yanlış yazılmış, ben füruattır” dedim diyor muhterem Hocaefendi(!)… Başörtüsünün bayraklaÅŸtığı demlerde, Müslümanlarla bir safta buluÅŸup mücadele etmek bir yana, bu mücadeleyi baltalayan konumunda.

Tarih 18 Nisan 1997… Medyatik cemaat lider Fettullah Gülen yine Hürriyet Gazetesi’nin manÅŸetinde… 28 Åžubat’ın Müslümanlar üzerindeki baskıyı iyice artırdığı dönemde, Erbakan hükümetine “beceremediniz artık bırakın” diyor. Yahudilerle olan yakın münasebetleri dolayısıyla Yahudi mizacı kendisine sirayet etmiÅŸ olacak ki, nerede çıkar varsa hocaefendi(!) orada… 28 Åžubat süreci boyunca Müslümanlara karşı Ä°slâm düşmanlarının yanında saf tutuyor ve destekliyor.

Yahudileri o kadar çok seviyor ki, Ä°srail devleti yaÅŸlı-genç, kadın-çocuk demeden Müslüman katliamı yaparken, Åžehid Saddam Hüseyin Ä°srail’i bombalaması üzerine; “Yahudi çocuklarının başında patlayan bombalar sanki içimde patlıyor” demekten de geri durmuyor. Keza Gülen’in Yahudi dostluÄŸunu, 2014 senesinde ABD merkezli Yahudi Gazetesi Jewish Daily Forward, “Philosemitic Ä°mam” yani “Yahudisever Ä°mam” tanımlamasını kullanarak zaten açıkça izah ediyor.

Mavi Marmara’da dokuz Müslüman’ın terör devleti Ä°srail tarafından ÅŸehid edilmesinin akabinde “Ä°srail'in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye baÅŸkaldırıdır” diyor ve tanıdığı otoritenin kim olduÄŸunu ve nereden emir aldığını alenen beyan ediyor. Mavi Marmara’da ölenlerin ÅŸehid olmadığı iddiası da cabası... Bu iddiasını savunma ÅŸekli ise daha büyük garabet, “onlar Ä°srail otoritesinden izin almadılar ve bile bile ölüme gittiler”… Koskoca cemaatin lideri “ÅŸehidlik ÅŸuuru”ndan hem nasibsiz, hem de bîhaber…

DediÄŸimiz gibi Fettullah Gülen’in Müslümanları her fırsatta sırtından vuran ve Ä°slâm’a düşman kim varsa aynı safta buluÅŸtuÄŸunu gösteren eylem ve söylemleri saymakla bitmez; fakat bunlardan bir tanesi var ki cezasız kalması düşünülemez. Ehl-i Sünnet Vel Cemaat yolunu ifsâd etme ve Müslümanların itikadıyla oynama projesi olan “Ilımlı Ä°slâm”ın baÅŸ aktörü olmak… Türk Ceza Kanununda böylesi bir suç tanımlaması ve yaptırımı olmasa da, bunun bedelini mutlaka ama mutlaka ödeyecek, gerek bu dünyada, gerekse ötesinde...

Ilımlı İslâm Projesi

1970’lerden itibaren bütün dünyada ve tabii bu arada Türkiye’de Ä°slâmcı hareketler bir çıkış trendi yakaladı. Elbette bu cihad hareketlerinin bir numaralı düşmanı sistemi elinde tutan ABD, Ä°srail ve hempasıydı. Onlara göre Ä°slâmcı hareketlerin yükseliÅŸinin önüne geçmek için bölgenin hem sosyolojik, hem de siyaseten yeniden düzenlenmesi gerekmekteydi. Bu çerçevede CIA OrtadoÄŸu Masası Åžefi Graham Fuller “YeÅŸil KuÅŸak Projesi” adında bir proje geliÅŸtirir. Bilinen bu olsa da projenin asıl sahibi muhtemelen, ondan önce Türkiye’de CÄ°A istasyon ÅŸefliÄŸi yapan Paul Henze’di.

Bahsi geçen projenin maksadı Müslümanlardaki cihad anlayışı ile beraber itikadını törpüleyerek İslâm coğrafyasının daha kolay yönetilebilir olmasını sağlamaktı.

90’lı yıllara gelindiÄŸinde, “28 Åžubat” için düğmeye basılmıştır. 28 Åžubat’ın zorlu ÅŸartları ardından Müslümanların önüne çıkarılan ilk kiÅŸiye sarılabilmesi adına ortam hazırlandı. Söylediklerinden kendisinin hadiselerin geliÅŸiminden haberdar olmadığını çıkardığımız Recep Tayyip ErdoÄŸan, bu çerçevede “Ilımlı Ä°slâm” projesinin siyasî ayağı için biçilmiÅŸ kaftandı. Projenin yürütücüsü ise Fettullah Gülen ve cemaatiydi. Ak Parti, tabirimi mazur görün, bir nevi “mayın eÅŸekliÄŸi” yapacak, Cemaat’in sistemi ele geçirmesinde perdeleyici vazife görecekti. Keza Graham Fuller, Fetullah Gülen’in ABD’de oturma izni alabilmesi için referans olduÄŸunu ve cemaatinin “ÇaÄŸdaÅŸ Ä°slâmî düşüncenin en ılımlı ve en olumlu temsilcisi” olduÄŸunu bir röportajında dile getirmiÅŸtir.

2009 yılına kadar Ak Parti ile Gülen cemaati arasındaki iliÅŸkiler geliÅŸerek devam etti. Bu süre zarfında devlet içinde kümelenen Gülen cemaati mensupları kilit kademelere, baÅŸka bir deyiÅŸle devleti ayakta tutan kolonlara yerleÅŸtiler. 2002 ile 2010 yılları arasında yargıyı tamamen ele geçirerek çıkarlarına ters eylem ve söylemde bulunabilecek ÅŸahıs, dernek, cemaat kim varsa yargı vasıtasıyla pasifize ettiler. Ergenekon operasyonlarıyla eski Amerikancıları tasfiye edip onlardan boÅŸalan kademelere yerleÅŸtiler. Yollarına taÅŸ koyabilecek tüm kesimlere sırasıyla saldırdılar. Bu süreçte devlet mekanizması büyük oranda Gülen cemaatinin inisiyatifine geçti. Ä°steklerini dinlediler, istediklerini hapsettiler…

Cemaatin Kamikaze Dalışı

Gülen cemaati ile Ak Parti arasındaki iliÅŸki “al gülüm ver gülüm” mesabesinde devam ederken, 2009’daki “van minüt” hadisesiyle beraber çark tersine dönmeye baÅŸladı. Gülen cemaati devleti tamamen ele geçirdiÄŸi düşüncesiyle rehavete kapılırken, dönemin BaÅŸbakanı Recep Tayyip ErdoÄŸan da cemaat tarafından çevresine örülen duvarın ve ÅŸeytanî planın farkına vardı. Cemaat ile Tayyip ErdoÄŸan arasında bir uzaklaÅŸma süreci baÅŸladı. 7 Åžubat 2012’de MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’ın, cemaatin paralı askerleri tarafından gözaltına alınmaya çalışılmasıyla bir süredir devam eden kriz gün yüzüne çıktı.

Bu operasyona hükümet, cemaatin en büyük gelir kaynaklarından biri olan dershanelerin kapatılmasını gündeme getirerek karşılık verdi. Akabinde malumunuz “yolsuzluk soruÅŸturması” kisvesi altında gerçekleÅŸtirilen 17-25 Aralık bombası patladı. 2002’den 2009’a kadar cemaatle çok yakın iliÅŸkiler kuran ErdoÄŸan, bu darbe giriÅŸimlerini, sırtını millete dayayarak ve dik durarak bertaraf etmeyi baÅŸardı. Bu saldırı cemaat adına tam olarak bir kamikaze dalışı oldu.

Bu süreçten sonra devlet içerisinde kümelenen ve paralel devlet yapılanması oluÅŸturan Gülen cemaatine arka arkaya operasyonlar yapılmaya baÅŸlandı. Emniyette, yargıda, maliyede cemaatin kolu kanadı kırıldı. Son olarak Fetullah Gülen’in ağırlaÅŸtırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanmasını talep eden iddianame ile ABD ve Ä°srail taÅŸeronu cemaat için futbol tabiri ile uzatma süreleri baÅŸladı.

Cemaatle Mücadelede Eksiklikler

Gelinen süreçte, cemaatin devlet içerisindeki gücünün büyük ölçüde törpülenmesine mukabil finans desteği ve medya desteğini kesmek yönünde gerekli adımlar tam anlamıyla atılamamıştır. Açıktan Zaman, örtülü olarak Doğan Medya ve illegal faaliyetlerde kullanılan Cumhuriyet gibi gazeteler yayınlarını halen aynen sürdürmektedirler.

GeçmiÅŸte uydurma deliller ve kumpaslar neticesinde “terör örgütü” olarak kamuoyuna takdim edilen birçok Ä°slâmî cemaatin medya organlarının yayınları toplatılır, kapılarına kilit vurulmuÅŸtu. Ancak bugün bazı yayın organları tarafından, terör örgütü olduÄŸu, yasadışı dinlemeler yaptığı, yabancı istihbarat servislerine gizli belge ve bilgiler sızdırdığı delillerle sabit olan bir örgütün propagandası rahatlıkla yapılabilmektedir. Zaman Gazetesi’nden Samanyolu televizyonuna kadar birçok örgüt yanlısı yayın organı devlete ve millete pervasızca saldırmakta, elini kolunu sallayarak hareket edebilmektedir.

DiÄŸer eksik kalınan husus ise finans kaynaklarının kesilmesi noktasında… Dünyanın neresinde olursa olsun, bir devlet kendisine zarar veren herhangi bir “terör örgütü”nün finans kaynağını keser. Kesmezse o finans desteÄŸi sayesinde, o örgüt faaliyetlerini rahatlıkla yürütür. Türkiye piyasalarında ticarî kuruluÅŸ maskesiyle gizlenmesine mukabil FETÖ’ye finans desteÄŸi saÄŸladığı katiyetle bilinen birçok ÅŸirket bulunmakta… Bu desteÄŸi saÄŸlayan kurumların mal varlıklarına da ivedilikle el konulmalıdır.

Netice

Bugün FETÖ ile mücadele bahsinde söylediklerimizi, dün de söylüyorduk. 28 Åžubat sürecinde Fettullah Gülen’in tek derdinin Ä°slâm’ı ifsâd etmek olduÄŸunu söyleyen, ondan önce de ihanet içinde olduÄŸunu defaatle vurgulayan, kısacası bu mücadeleyi yıllardır sürdüren ve bunun bedelini binlerce mensubunu cezaevlerine göndererek ödeyen bizler, bunların her daim peÅŸinde olacağız. Ak Parti olsun yahut olmasın, biz bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceÄŸiz ve Müslüman Anadolu Ä°nsanının itikadına el uzatmanın, göz dikmenin bedelini de herkese öğreteceÄŸiz...

Ä°slâm’ı hedef alanların yazdığı, dini içten yıkmaya aday kâfirlerin oynadığı oyun, son dönemde cereyan eden hadiselerle beraber boÅŸa düşmüştür. Bundan sonrasında da bu role soyunmak isteyenlere ibret olsun!
Bugüne kadar herkes konuştu FETÖ dinledi, şimdi ise FETÖ konuşacak hâkimler dinleyecek!
Zaman hesap verme zamanı!

Fatih Turplu'nun Baran Dergisi'nin 456. sayısında yayımlanan "ETO'O Değil FETÖ Bitmiş" başlıklı yazısı:

ETO’O DeÄŸil FETÖ BitmiÅŸ…

17-25 Aralık soruÅŸturmalarında usulsüzlükler ve şüphelilere kumpas iddiasıyla aralarında Fetullah Gülen’in de bulunduÄŸu 69 kiÅŸi hakkındaki soruÅŸturmanın iddianamesi tamamlandı. Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcı vekili Ä°smail Uçar tarafından hazırlanan iddianamenin ÅŸablon kısmı 97, metin kısmı ise 1356 sayfa; UYAP’ta incelenmesi kolay olsun diye PDF hâline getirilince de sayfa sayısı 1453 olmuÅŸ…

Ä°ddianame yayınlandıktan sonra hemen FETÖ taraftarları iddianamenin hukûkî olmadığı ve uydurma deliller olduÄŸu yönünde Zaman Gazetesi etrafında manipülasyona baÅŸladılar… Alaya alma, savcıyı kopyacılıkla suçlama vesâir ucuz muhalefet yoluyla Zaman Gazetesi ve yandaÅŸları iddianameye hücum ediyorlar; iddianame içindeki “buz gibi” delilleri, tapeleri, kumpasları ve birçok kanunsuzluÄŸu da bu dil etrafında aklı sıra gömmeye çalışıyorlar. Bu meyanda biz de iddianame içinden gözümüze takılan bazı hususları dile getirerek paylaÅŸmak istedik.

1453 Muamması

Savcının hazırladığı iddianame biraz evvel belirttiÄŸimiz gibi UYAP’ta incelenmesi kolay olsun diye PDF hâline getirilince de sayfa sayısı 1453 olmuÅŸ. Hal böyle olunca da “Cimaat” takımı hortlayarak bağırmaya baÅŸladı: “Bakın iÅŸte 1453, Ä°stanbul’un Fethi’ne ayarlanmış sayfalar!” Ä°yi de kardeÅŸim, bizde tarih öyle ÅŸaÅŸaâlı ve köklü ki, sayfa sayısı faraza 1553 olsa bu sefer de Åžehzade Mustafa’nın (6 Ekim 1553) boÄŸdurulmasına tesadüf edecek, paralel tayfa bu seferde “vay bizi boÄŸacaklar!” diye feryat koparacak! Bir de aynı tarih (6 Ekim 2015) iddianamenin açıklandığı hafta içinde olduÄŸunu da hesaba katarsak buyur bir de buradan yak, al sana paralel halüsinasyon…

Sizin anlayacağınız 1453-1553 vesâir diye dolaÅŸan mide gurultusu, esasında, PDY’cilerin “aya bak kamyon farı gibi!” numarasıdır…

Umûmi Olarak İddianame

Terör ve Örgütlü Suçlar SoruÅŸturma Bürosu’nun 2014/115949 soruÅŸturma numarasıyla hazırladığı iddianamenin “klasik iddianameler”den biraz farklı olduÄŸunu söylemek lazım. Savcı Ä°smail Uçar sadece elde bulunan delilleri sıralayıp ardından da “filanca maddeye göre suçludurlar” dememiÅŸ, iddiasını ispat için, gerçek delillerin yanı sıra hadisenin coÄŸrafî, iktisadî, içtimaî ve tarihî taraflarına da el atmış. Deliller ile elde edilip mevcut kanunlarla verilmesi gereken kararın saÄŸlamlığı adına uzun uzun mevzuunu çalışmış. Yani “aha deliller, aha da kanun, bal gibi suçlusun!” diyebileceÄŸi yerde, mevzuun psikolojik veçhesinden tarihî akışına kadar gayret sarf etmesi bana kalırsa Türkiye’deki hukuk adına sevindirici bir geliÅŸme; FETÖ’cüler savcı Ä°smail Uçar’ın hazırladığı iddianameden elbette rahatsız olacak ve –hesapta- alaya almaya çalışacaklardır.

DiÄŸer yandan, “örgüt lideri olduÄŸuna dâir herhangi bir delil olmamasına karşın bir örgüt lidersiz olamayacağından, örgüt lideri olduÄŸuna” denilerek “olsa olsa budur!” kanaatiyle Salih MirzabeyoÄŸlu hakkında hazırlanmış iddianameyi ve kararı çok iyi bildiÄŸimizden, FETÖ’cü tayfanın, hem de bu kadar delile raÄŸmen, “hukuk” diye ciyak-ciyak bağırmasını pek manidar buluyoruz...

Bugün Ä°smail Uçar’ın hazırladığı iddianameyi hukuksuzlukla suçlayan aynı gürûhun bahis mevzuu iddianameyi, o günlerde “iÅŸte elebaşı, iÅŸte çetesi” diye gazeteleri Zaman’da ve sâir yayın organlarında nasıl alkışladığını hatırlatıyor ve yine bahis mevzuu tüm manÅŸetlerin bulunduÄŸu gazeteleri rulo haline getirip alakalılarına postalasak mı acaba diye soruyoruz?

Ä°ddianameye dönersek; tüm bunlara mukabil savcının tarihî bazı hususlarda kesinliÄŸi tartışmalı mevzuları kesin ifadelerle anlatmış olması da bizce yanlıştır. Fakat bu hususlar dosyadaki delillere halel getirecek nitelikte olmayıp sadece teferruat nev’indendir.

69 şüphelinin bulunduÄŸu iddianamede bir numaralı şüpheli Fethullah Gülen… Gülen’in yanı sıra eski emniyet müdürü Yakup Saygılı ve dönemin mali ÅŸubedeki komiserleri ve polisleri de bu 69 kiÅŸi içerisinde... Fethullah Gülen’in “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek”, diÄŸer sanıkların ise örgüt üyeliÄŸi, casusluk ve sâir suçlardan yargılanması iddianamede isteniyor.

CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan bu dosyada müşteki sıfatıyla, BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu ise maÄŸdur olarak yer alıyor. Daha birçok müşteki ve maÄŸdur da dosyada…

İddianamenin ana mevzuu, 17-25 Aralık operasyonlarının yolsuzlukla alakalıymış gibi gösterilip FETÖ örgütünün darbeye nasıl teşebbüs ettiği...

Ayrıca, FETÖ’cüler “ah evropa, evropa!” diye ikide bir aÄŸlamasınlar diye savcı Ä°smail Uçar’ın Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi’ndeki bazı maddeleri de iddianameye alarak şüphelilere “hukuk”tan baÅŸka sığınacak yer bırakmaması da gerçekten akıllıca bir yaklaşım olmuÅŸ.

Badem Bıyıklı Abilerden Küfür Şov:

Ellerde Sigara Ağızlarda Küfür Hizmete Devam

Büyük DoÄŸu Ä°BDA baÄŸlıları olarak kaba bir tasnifle söylersek 30 küsur yıldır “hizmet hareketi” denilen bu FETÖ’cülerin, bu adamların nasıl sahtekâr olduÄŸunu anlatagelmiÅŸtik. Gün geçti devran döndü ve Salih MirzabeyoÄŸlu’nun ifadesiyle “zaman ayının ayılığını ve dayının dayılığını ortaya çıkardı.” Ve bizim için zaten malum olan bugün kamuoyu için de hakikat oldu. Hani bu “hizmet hareketi” denilen FETÖ’cü örgüt yapılanmasının adamları için kamuoyunda çizilen badem bıyıklı, halim selim bir portre vardı ya, iÅŸte o maske yırtılınca ortaya çıkan manzara bir acayip ki sormayın. Åžahsen, birebir iliÅŸkilerde, emniyette, mahkemelerde bu FETÖ’cülerin ne kadar vicdansız olduÄŸunu çok gördüğümüzden bize ÅŸaşırtıcı gelmese de kamuoyu ve halkımızın bilmesi açısından bu kasetçi-montajcıların iddianamede ortaya çıkan yüzlerine ibret olması açısından paylaÅŸalım:

“YASÄ°N TOPÇU: Onunla konuÅŸuyoruz dedim ki ben bu arada balkona çıktım bir sigara yakayım bir saniye.”…
Ooo Fetullahçı abi elde sigaralar, hayırdır?
YASİN TOPÇU : Şimdi en çok .ötü Yusuf Yusuf eden bizim o Donkişot müfettişlerle savcılar var ya o. Hadi madi bilmem ne falan İsmail Uçar falan .
SALİH :Hı hı.
YASÄ°N TOPÇU :Åžimdi onlar Yusuf Yusuf etmeye baÅŸlamıştır ya…ğı yedik ÅŸimdi diye .
SALÄ°H :S….ki tuttuk demiÅŸtir s…ki tuttuk .
YASİN TOPÇU :Aynen öyle hayırlısı Salihim be.
SALİH :Hayırlısı abi .
YASÄ°N TOPÇU :Görüşürüz abi kendine iyi bak.”
Vay arkadaÅŸ, hani marjinal bizdik? Bütün FETÖ’cüler tiren yapıyormuÅŸ da haberimiz yokmuÅŸ meÄŸer…
Badem bıyıklı abilerimizdeki ağız, ağız değil kenef çukuru mübarek. Arkadaş, hadi kendi aranızda böylesiniz anladık! Terbiyesiz bir lügatınız var tamam. O gariban Afrikalı çocuklara Türkçe öğretiyorum ayağına yoksa bunları mı öğrettiniz lan siz? Rezil herifler, aşağılık kepazeler sizi. Dinler arası diyaloğunuz da, bu küfürlü diliniz de, bu hıyanetiniz de batsın be...

Yolsuzluk Yalanı, Kumpas, Darbe Teşebbüsü

Ä°stanbul Mali Åžube içindeki çeteci-örgütçü polisler baÅŸta o günlerdeki BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan olmak üzere bütün bakanlar kurulunun peÅŸine düşmüş ve görünen o ki, mesailerinin çoÄŸunu bu kumpasa harcamışlar. Ä°ddianamedeki bu detaylı bölümü görünce insanın faraza kaçakçı olası geliyor; çünkü, ister vergi kaçır, ister usulsüz ihale peÅŸine düş, istersen hayali ihracat yap, ne yaparsan yap; nasılsa bütün mali ÅŸube müdürü, komiseri BaÅŸbakan’a kumpas kurmakla meÅŸgul…

Adamlar iÅŸi o kadar abartmış ki, devletin yapacağı enerji ihalelerini takip ediyorlar, Taner Yıldız baÅŸta olmak üzere bütün devlet yetkililerinin özel hayatını fotoÄŸraflıyorlar, dinliyorlar, videoya çekiyorlar. BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın, MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’la Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı görüşmeyi takip edip, görüntülerini alıyorlar ve ardından bunu da Cumhuriyet Gazetesi’ne sızdırıp, gazetede “Haliç’te karanlık zirve” diye haber yaptırıyorlar; yani, bir yandan yapacakları tezgâhın basamaklarını hesapta “kanûnî!” açıdan sıralarken, diÄŸer yandan kamuoyu algısı oluÅŸturarak darbeye zemin hazırlıyorlar. Haliç Kongre Merkezi’nin görüntülerini Narkotik Åžube adına istettirip, Mali Åžube’deki kendi dökümanları arasına iliÅŸtiriyorlar. Yahu arkadaÅŸ kimse de sormuyor ki, Hakan Fidan ile Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın “görüşmüş” olması nasıl bir suç teÅŸkil edebilir? Kaldı ki, hukuken dokunulmaz olan BaÅŸbakan ve kabinedeki birçok bakanı sen nasıl soruÅŸturabiliyor, BaÅŸbakan’ın evinin krokisini nasıl çıkartabiliyor, adım adım nasıl fotoÄŸraflayabiliyorsun? Ä°ÅŸte tezgâh burada baÅŸlıyor. Cumhuriyet Gazetesi vasıtasıyla “Haliç’te karanlık zirve” haberini kopyala-yapıştır bu görüntülere ekle, sonra Twitter’dan montajladığın ses kayıtlarını döşe; zaten aklı bir karış havadaki memleket evladının ver eline ve gerisini seyret hesabı…

Bir de iÅŸin ilginç tarafı “yolsuzluk” diye bahsedilen ve Mali Åžube’nin takip ettiÄŸi mevzu bahis ihale yapılmadan “ihalede fesat” fezlekesi düzenleniyor ve hazırladıkları fezlekeye de Recep Tayyip ErdoÄŸan için “dönemin baÅŸbakanı” ifadesini kullanıyorlar. Yani; mahkeme görülmeden mahkeme neticesi belirlenmiÅŸ ve iddianame, savcılık, mahkeme, yargılama gibi bütün safhalar atlanarak “dönemin baÅŸbakanı” ifadesinden de anlaşılacağı üzere çoktan FETÖ’cüler tarafından ceza kesilmiÅŸ… Adamlardaki rahatlık barometresi nereden baksan 1500… Bunun yanında eÅŸ zamanlı olarak Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın, bazı iÅŸ adamlarının, bakanların montajlı ses kayıtları basına ve kamuoyuna sızdırılarak kamuoyunu yapacakları tutuklamalara hazır bir hale getirmeye çalışmışlar…

Bu arada ÅŸunu da hatırlatmak gerekiyor ki, görüldüğü üzere FETÖ’cü örgüt elemanlarının -en azından Mali Åžube’dekiler- birçoÄŸu polis olmaktan öte sanırsınız Hollywood film yapımcısı; görüntü montajlama, ses montajlama, yayınlama, bunun pazarlanması. ArkadaÅŸ madem bu kadar maharetliydiniz, YeÅŸilçam’a da bir el ataydınız ya!..

Biraz evvel de bahsettiÄŸimiz gibi “ihalede yolsuzluk” adı altında mevzu bahis ihaleler yapılmadan “ihalede fesat” diye fezleke düzenleyen FETÖ’cüler, aslında operasyonu 17-25 Aralık tarihlerinde yapmayacaklarmış. Daha operasyona vakit varken, gizli takipleri açığa çıktığından telaÅŸa kapılarak acilen operasyon yapmak zorunda kalmışlar ve yaptıkları-yapacakları bütün iÅŸleri ellerine, yüzlerine bulaÅŸtırmışlar. Böyle olunca da mevcut hükümet Mali Åžube’deki yetkilileri görevden alarak yeni polis müdürleri atamış; yeni müdürün atanmasıyla beraber telaÅŸa kapılan FETÖ’cüler ÅŸube içinde ayrıca dosyaladıkları bütün darbe teÅŸebbüslerini bilgisayarlardan geri döndürülemez bir biçimde silmiÅŸ, belgeleri çuvallara doldurarak kaçırmışlar. Bu mevzuya dair iddianamede geçen görüntülerden anladığımız kadarıyla FETÖ’cü bir polis yeni müdürün odasını koridordan gözetlerken, diÄŸer FETÖ’cüler belgeleri çuvallara doldurarak ÅŸubenin arka kapısından kaçırıyorlar. Åžerefsizlere bak, sanırsın CIA’nin ofisinden kendi memleketi için belge kaçırıyor; oysa bu adamlar o kadar adi ki, hepimizin verdiÄŸi vergilerle çalışan bu kopiller kendi liderleri Fethullah Gülen’in ihtirası peÅŸinde her türlü adiliÄŸi yapacak kadar alçalmış suç örgütü mensuplarıdır. Sanki KBG’ye, CIA’e, MOSSAD’a operasyon yapıyorsun; oysa 2010’dan sonra “ayıkmaya” baÅŸlayan ve Batı çıkarlarının karşısında kendi memleketinin çıkarlarını korumaya çalışan zihniyete kumpas kuruyorsun… Demek ki insan aÅŸağılaÅŸmaya baÅŸladıktan sonra yani insan formundan çıkıp, baÅŸka bir forma girdikten sonra giremeyeceÄŸi tıynet yok; bunu da bu iddianame vesilesiyle anlıyoruz.

Elin CIA’cısı, BND’cisi, SAVAMA’cısı, baÅŸka memlekete gider, kendi memleketinin çıkarları için ajanlık faaliyeti yürütür, bizdeki .uÅŸtlar ise Amerikan tandanslı lideriyle beraber burada bizim memlekete kumpas kurar. Bi bitmediniz ... ! Tümünüzün köküne DDT be kardeÅŸim!

Daha neler neler…

Bilgisayarlardan bütün delilleri silmelerine mukabil arta kalan bariz deliller bile, bu adamların değil kanun dairesindeki maddelerden suçlu bulunmasını, yatacak yerlerinin bile olmadığını gösteriyor.

Batan Gemi’nin “Mal”ları Bunlar:

FETÖ Örgütü’nde Motivasyon ZE-RO

Siz bakmayın Zaman Gazetesi’nde, Twitter’da ve diÄŸer sosyal medyada bunların öyle gider yapıp hâlâ ileri geri konuÅŸtuklarına. Ä°ddianame ile ortaya çıkan bir hakikat de ÅŸudur ki; FETÖ Örgütü’nün bütün elemanları birbirine düşmüş ve hepsi “nasıl yaparım da bu iÅŸten sıyrılırım” diye dört dönüyor... Ayrıca yine iddianameyle beraber FETÖ Örgüt elemanlarının psikolojik açıdan “halüsinasyon” diyebileceÄŸimiz suni bir hayal dünyası içinde yaÅŸadıklarını da görüyoruz…

Önce hükümetin yaptığı operasyonlardan sonra Müslüman Anadolu toplumu içerisinde nasıl taban bulamadıkları yönündeki aralarında geçen konuşmaları sizinle paylaşalım:

“YASÄ°N TOPÇU: Aynen aynen ya; ÅŸimdi bak adamlar yüzde kırk ÅŸimdi Ak Partiyi sil Türkiye’den geriye ne kalıyor dostum CHP HDP MHP. Bunlarda da iÅŸ yok ki dostum AK PARTÄ° Türkiye’nin bir gerçeÄŸi. Yani bunu tamam sevmiyoruz, yaptıklarını eleÅŸtiriyoruz, iki yıldır aÄŸzımıza .ıçıyorlar, amma velakin Türkiye’nin gerçeÄŸi yani.
SALÄ°H: Abi baksana Orta Anadolu’ya. Baksana hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmemiÅŸ. Orta Anadolu’da, Karadeniz, Orta Anadolu’da…
YASÄ°N TOPÇU: Ya dostum ya iÅŸte.”
Ä°ddianamede geçen FETÖ’cülerin aralarında yaptığı baÅŸka bir tape kaydı:
“MEHMET AKÄ°F ÃœNER: Ne seneyesi Ä°smail, bir cacık olmaz bu iÅŸten.
İSMAİL ARPACI: Ömür boyu kaldık diyorsun ha.
MEHMET AKÄ°F ÃœNER: Yani.
İSMAİL ARPACI: Hayırlısı olsun dostum ya.
MEHMET AKİF ÜNER: Sürecin biteceği yok amk.
İSMAİL ARPACI: Her gün bakarsan fuat avniye falan yazdıklarına sanki yarın bitecek iş, ama yok.
MEHMET AKÄ°F ÃœNER: Kaybedenlerdensin diyor baÅŸka bir ÅŸey demiyor anca, kaybeden biz oluyoruz.”
Zaman Gazetesi’nde ve Twitter’da öyle “dik duruyoruz” ayağına takılan FETÖ’cülerin, kendi aralarında konuÅŸtuklarında nasıl bir motivasyon kaybına uÄŸradıkları açıkça görülüyor… BilindiÄŸi üzere ÅŸov düşkünü Ekrem Dumanlı’nın da bu hafta Zaman Gazetesi Genel Yayın YönetmenliÄŸi’nden istifa etmesi Fetullah Gülen yandaÅŸlarının ufak ufak “volta” aldığını gösteriyor…

Netice

Ä°ddianamenin içinden aktardığımız çok kısa bahislerden bile anlaşılacağı üzere FETÖ ve örgütü fena yakalanmışlar ve apaçık delillerle beraber kıskıvrak bugünkü hukuk sisteminin pençesine düşmüşlerdir. Biz, kendi dünya görüşümüze nisbetle her zaman “hukuk bir gün herkese lazım olacak!” düsturunu defaten dile getirdik. Bugün aynı hususu tekrar hatırlatıyor ve hukukun ÅŸahıs odaklı bir maÅŸa deÄŸil adaletin tesisi noktasında kullanılması gerektiÄŸini, bu sebeple -her ne kadar bizce vatan ihanetiyle suçlanmaları gerekse de- FETÖ’cülerin hiç olmazsa mevcut hukuk kaidesi içinde yaptıklarının bedelini ödemeleri gerektiÄŸini söylüyoruz. Bununla beraber hukuku kendisinin maÅŸası haline getiren FETÖ’cülerin daha önceki yıllarda verdikleri birçok yargı kararının da tekrardan gözden geçirilerek milletimizin halis evlatlarının haklarının bir an evvel iade edilmesinin de önemli bir husus olduÄŸunu altını çizerek hatırlatmak istiyoruz…

Yazımıza niçin “Eto’o DeÄŸil FETÖ BitmiÅŸ” baÅŸlığını attığımızı merak eden okurlarımız olursa, onlar için ÅŸu hususu da ÅŸerh düşmek istiyoruz; anlaşılan o ki, Antalyaspor’un transfer ettiÄŸi ve spor eleÅŸtirmenlerince “eski formu yok” denilen dünyaca ünlü 34 yaşındaki futbolcu Samuel Eto’o deÄŸil, FETÖ bitmiÅŸ.

Baran Dergisi'nin 456. sayısının önsözü şöyle:

Selâm ile…
Bu hafta aralarında örgüt lideri Fetullah Gülen’in de bulunduÄŸu 69 şüpheli hakkında 17-25 Aralık darbe giriÅŸimleriyle alâkalı iddianame hazırlanarak mahkemeye gönderildi. Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcı Vekili Ä°smail Uçar’ın hazırladığı iddianamede Fethullah Gülen “terör örgütü kurmak ve örgüt liderliÄŸi” suçlamasıyla 1 numaralı sanık konumunda ve hakkında 37,5 yıldan 52,5 yıla kadar hapis ve ayrıca ağırlaÅŸtırılmış müebbet hapis istenmekte…
1453 sayfalık iddianamede FETÖ’nün devlet içerisinde yürüttüğü ajanlık faaliyetlerinden aralarında hükümete kumpas kurmak için yaptıkları ahlâksız ve küfürlü konuÅŸmalara kadar birçok ayrıntıya deÄŸinilmiÅŸ. Åžikâyetçi ve maÄŸdurlar arasında hâlihazırda cumhurbaÅŸkanı olan Recep Tayyip ErdoÄŸan ve birçok siyasînin de ismi geçmekte…
Önceki sayılarımızda devletin belgelerini istihbarat örgütleriyle paylaşan, insanları delilsiz ve mesnedsiz suç atıfları ile cezaevlerine gönderen, menfaatlerini en üst seviyede tutmak için hak, hukuk, adalet gözetmeyen ve en önemlisi Müslümanların imanına kasteden bu organize suç şebekesinin ne kadar büyük bir tehlike arz ettiğini ifade etmiştik. Bir kez daha belirtelim ki, FETÖ ve benzeri Batı taşeronu yapılanmalar bu topraklardan tamamen kazınmadan, prangalarımızdan tam manasıyla kurtulamayız. Dolayısıyla bu mücadeleye dur, durak, rahat bilmeden devam edilmelidir.
Fetullah Gülen’in bir numaralı sanık olarak yargılanmasını talep eden iddianamenin kabul edilmesi önemlidir; fakat unutulmamalıdır ki, Gülen’in yargılanması bu mücadelenin sadece bir ayağıdır. Çünkü her ne kadar FETÖ’nün Türkiye’deki hareket sahası fazlasıyla daralmış olsa da bu organize suç ÅŸebekesine medya ve finansman desteÄŸi hâlâ devam etmektedir. Åžimdi sıra medya ve finans ayaklarını kırmaya gelmiÅŸtir.
Düne kadar memlekette istediği gibi at koşturan, şantajlarla, kumpaslarla şahıslara istediklerini yaptıran, yaptıramadıklarını hapse attıran, başbakanından MİT müsteşarına kadar on binlerce kişinin telefonlarını dinleyenlerin hâkim karşısına çıkıp hesap vereceği günler geldi çattı.
Bu hafta, bu meseleyi kapağımıza taşıdık ve “Herkes KonuÅŸtu FETÖ Dinledi, Åžimdi O KonuÅŸacak Hâkimler Dinleyecek” manÅŸetini attık ve “Zaman Hesap Verme Zamanı” dedik."

(10 Ekim 2015, 13:32)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: Göster/Gizle

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.php?haber_no=7223